Kibir En Sevdiğimiz Günahtır...

Şeytanın Avukatı 1997

Tabiri caizse Al Pacino'nun kendi standartını aşıp, oyunculuk çıtasını göklere doğru çıkaran bir yapımdı. ilk yarısıyla daha çok filme ısınmamızı sağlayan sahnelerle bezeliyken, ikinci kısım dini temayla beraber olayları gerilimli noktalara sürüklüyor. filmde, yedi büyük günahın hepsi ustaca kullanılıp yansıtılmış. ancak bunlardan en büyüğü olan 'kibir' filmin temeline oturan mihenk taşı. bunun çevresinde şekillenen filmin yapısı, süresi içerisinde garip yerlere gidiyor. bu da filmin başlangıcı ve sonundaki fotoğraflara baktığınız zaman inanılmaz noktalara sürüklendiği görülebilir. böylesi bir işe imza atıp, sürüncemeli hikayeyi işlerken de bunu başarabilmek gerçekten yetenek istiyor. aradaki köprüleri kurabilmek kurgu açısından hayli önemli. film bunu üst noktada tamamlıyor.

Filmi iyi kavramanız açısında Massaccio'nun 'kutsal üçlü' freskine göz atmanızda ayrıca yarar var. Destekleyici sahneleriyle, trinity kavramanın ne denli etkili olduğu bazı sahneleriyle etkili şekilde veriliyor. etkileyici, sarsıcı üslubunu kullanması ki kendi evresinde inanılır kılıyor. kutsal öğeleri saçma sapan sahnelerine bandırıp, subjektif düşünceleriyle eline yüzüne bulaştıran bolca yönetmen var. paralel kurguyu çok iyi kullanıp, etkileyici arka fonla beraber repliklerin dillendirilmesi gösterilen sekansları yukarı taşıyan diğer etken. belli noktada hikaye seyirciyi ''hadi artık konuya girilsin'' diye sabırsız hale getirmeye başlarken, iyi bir refleksle izleyici tatmin oluyor.

Oyuncu performansı çok önemli tabii. Kadroya bakıldığında son derece direkt isimlerin yer alması da büyük avantaj. yer yer Keanu Reeves'i takım elbiseli gördüğüm sırada daha sonradan gelen Constantin havasını görmedim değil. ancak daha önceden de belirttiğim gibi Al Pacino'nun performansı, izlendiği materyali ısırmanıza ve hazmetmenize sebebiyet verebilir. Çok büyük bir performans doğrusu.

--- SPOİLER ---

Tanrı?

sana söyleyeyim,

tanrı hakkında sana içerden biri olarak bir şeyler söyleyeyim..

tanrı izlemeyi sever, şakalaşır..

şunu düşün;

o insanlara içgüdüleri verir.

o bu fevkalade hediyeyi verir ve sonra ne yapar?

yemin ederim kendini eğlendirmek için,

kendi özel zevki için,

düzensizlik yaratarak,

tam zıddı kurallar koyar.

her zaman dalga geçer.

bak, ama dokunma.

dokun, ama tatma.

tat, ama yutma.

sen bu kuralların birinden ötekine atlarken o ne yapar?

sana gülmekten yerlere yatar!

alaycıdır!

bir sadist!

o olmayan bir ev sahibi!

ona tapmak mı?

asla!